Rutinler Aslında Bizi Kalıplara Sokuyor Olabilir Mi?

Bu aralar sık sık bunu düşünüyorum. Rutinler oluşturmayı seviyorum ve bu beni çok rahatlatıyor. Mesela benim saat 14:00 kahve saatim. Saat 2 olduğunda mutluyum tamamlanması gereken önemli işlerimi halletmişim, kahvemi içip günümün geri kalanını daha esnek geçirebilirim gibi. Peki birkaç rutini yaparsam ve bir süre sonra bunlar benim konfor alanımın değişmez parçası olurlarsa?

Rutinler hem hayatımızı kolaylaştıran hem de bizi konfor alanımıza hapsedebilen çift yönlü bir araç gibidir. Aslında rutinin kendisinden çok, o rutine yüklediğimiz anlam ve onun bize kattıkları ya da alıp götürdükleri önemli. Mesela haftada 4 gün spor yapacağım dedim. Eğer ben her gün aynı sevdiğim sporu yaparsam buna alışmış ve yeni şeyler denememiş oluyorum. Bunun yerine tamam spor yapayım ama farklı saatlerde ya da farklı türde sporlar.

Bir yandan rutinler, karar yorgunluğunu azaltarak enerjimizi gerçekten önemli şeylere ayırmamıza olanak sağlıyor. Sabah kalkıp yüzümü yıkamak, kahvaltı hazırlamak gibi otomatikleşmiş eylemler sayesinde beynimiz daha büyük hedeflere odaklanabiliyor. Bunu biliyorum ve okey benim için. Ancak, eğer bu düzen beni yeni deneyimlerden, risk almaktan veya gelişim fırsatlarından uzaklaştırıyorsa, işte o zaman rutinin bir “konfor alanı tuzağı”na dönüştüğünü düşünüyorum.

Görevler farklı rutinler farklı. Rutinler bir tık tehlikeli gibi geliyor bana. Mesela her gün Pati’yi tuvalete çıkarmak benim görevim. Her gün aynı yerde aynı saatte aynı kişilerle toplanıp yoga yapmak ise gelişme konusunda kendimi kapatmaya başlamak gibi geliyor. Evet bu rutine devam et ama başka bir grupla da yürüyüş yap mesela gibi gibi…

Bu durum özellikle “alışkanlık” ile “alışkanlık bağımlılığı” arasındaki ince çizgiyi aştığımızda belirginleşir. Sürekli aynı işleri aynı şekilde yapmak, kendimizi rahat hissettirse de potansiyelimizi sınırlayabilir. Örneğin, her sabah yürüyüşe çıkmak faydalı bir alışkanlıkken, hep aynı parkurda yürüyorsanız çevrenizi keşfetme veya farklı fiziksel zorluklarla yüzleşme fırsatını kaçırıyor olabilirsiniz.

Sorunun çözümü ise dengede gizli: Rutinlerin faydalarından yararlanırken, arada bir bilinçli olarak sınırlarımızı aşmaya, yeni şeyler denemeye ve bizi zorlayan alışkanlıklar edinmeye açık olmalıyız. Çünkü büyüme, konfor alanının hemen dışındaki o tedirgin edici alanda başlar. Her şeyi plana uygun yapmadığında “bugün biraz böyle oldu, sorun değil” diyerek kendine izin vermek bence kilit nokta.

Yeni haberler için bu siteyi Google News’ten takip etmeye devam edebilirsiniz.

Sevgilerle

Bu yazıyı beğendiyseniz sosyal medya hesaplarınızdan paylaşırsanız fazlasıyla teşekkür etmiş olursunuz.

Daha fazla bilgi için beni sosyal medyada takip etmeyi unutmayın – Facebook, Instagram, Pinterest ve Twitter.

Yorumlarınız benim için değerli!