Kürk Mantolu Madonna mutlaka dikkatinizi çekmiştir. Neredeyse tüm kitapçılarda daima en çok satanlar listesinde. Bende uzun zamandır almak istiyordum ama devamlı okuduğum bir kitap oluyordu. Bu yaz bir süre hangi kitabı okusam diye dolandıktan sonra bu kitabı almaya karar verdim. Kitabımızın kahramanları Maria Puder ve Raif Bey. Raif efendi içine kapanık ve dış dünyada olup bitenle neredeyse tüm bağını koparmış bir beyefendidir. Maria Puder ise erkeklerle arası hiç bir zaman iyi olamamış, onlara fazla güvenmeyen özgürlüğüne düşkün bir kadındır. Kitapta bu ikili arasında geçen ilişki anlatılıyor.
Mutlaka okunması gereken bir kitap diye yerlere göklere sığdırılmayan bu kitap gerçekten bu övgüyü hak ediyor. Ben kitabı çok beğenerek okudum. Fakat ilk bölümlerinde Raif efendinin bu içine kapanıklığı ve her şeyden çekinmesi bazen gerçekten sinirlerimi bozdu 🙂
Bu anlamda bakarsak gayet güzel çünkü kitap tamamen içine çekiyor insanı. Her kahramanı hayalinizde canlandırıp yönlendirebiliyorsunuz. Anlatım çok sade ve kesinlikle sıkmıyor. Zaten o kadar sürükleyici ki ben kitabı neredeyse 2 günde bitirdim. Kitap toplamda 164 sayfa. Özellikle insanlara yönelik çok samimi tespitler bulunuyor.
Kitabın arka kapağı şöyle;
“Her gün, daima öğleden sonra oraya gidiyor, koridorlardaki resimlere bakıyormuş gibi ağır ağır, fakat büyük bir sabırsızlıkla asıl hedefine varmak isteyen adımlarımı zorla zapt ederek geziniyor, rastgele gözüme çarpmış gibi önünde durduğum “Kürk Mantolu Madonna”yı seyre dalıyor, ta kapılar kapanıncaya kadar orada bekliyordum.”
Kimi tutkular rehberimiz olur yaşam boyunca. Kollarıyla bizi sarar. Sorgulamadan peşlerinden gideriz ve hiç pişman olmayacağımızı biliriz. Yapıtlarında insanların görünmeyen yüzlerini ortaya çıkaran Sabahattin Ali, bu kitabında güçlü bir tutkunun resmini çiziyor. Düzenin sildiği kişiliklere, yaşamın uçuculuğuna ve aşkın olanaksızlığına (?) dair, yanıtlanması zor sorular soruyor.
Sevgilerle..