Bloğumda artık kitap ve film bölümüme katkı sağlayacak bir yazar arkadaşım var. Bu yazı da O’nun ilk kitap yazısı, hepinize keyifli okumalar..
Bu kitabı kitapçıya gittiğimde kaç defa görmüştüm. Her seferinde elimde başka kitap oluyordu ve bu kitaba bakıp ‘’Başka sefere’’ diyordum. Sonunda bu kitabı okuyabildim. Adı da beni okumak için etkiledi. Belki ilk başlarında biraz yavaş yavaş geçiyor ama daha sonradan sürükleyiciliği başlıyor. Bir kaptırdı mı gidiyor yani. Kitabın arka kapağında yazan yazıya bakarsak: Her şeye ‘’karşı’’ duran, ‘’karşı’’ çıkan, ‘’karşı’’ olan bir adam… Aylak Adam… Bir adı bile yok. ‘’C.’’ diyor Yusuf Atılgan kısaca. İnsan her şeye bunca ‘’karşı’’yken kendine de ‘’karşı’’ olmadan nasıl sürdürebilir bir ‘’karşı’’ yaşamı? C., sıradanlığa, tekdüzeliğe, alışılmışın kolaycılığına hiç mi hiç katlanamıyor. Hem farklıyı, hem doğru olanı arıyor. Çabasının boşuna olduğunun da farkında üstelik. Zor bir karakter, zor bir yaşam, yalın bir roman.
Kitap yalnız ve de aylak bir adamı anlatıyor: C.’yi. C. , babasından kalan evlerin kira parasıyla geçiniyor ve de çalışmıyor. Pardon, yanlış söyledim. C. çalışıyor. Onun işi: Aylaklık. Aylaklık da bir meslektir, değil mi? C.’nin parası var, hiç dert ettiği bir şey yok, ancak sanki huzursuz gibi. İstese barlarda ya da tek başına içki içebilir, sigara içebilir, kafelere gidebilir, sinemaya gidebilir, kumsalda uzanıp denize girebilir- yapıyor zaten hepsini- ama sanki hâlâ bir şey eksik. C. sevgiye muhtaç biri aslında. İşte bu kitapta sevgiyi arıyor. Önce Güler’i bulur ve gerçek aşkı bulduğunu sanar. Ancak daha sonra gerçek aşkı bulamadığını anlayıp eski sevgilisi Ayşe ile tanışıp aşkı onda arar. -Bakalım bulacak mı?- Belki de sevgiye aç olmasının nedeni çocukluğunda babasının yaptıklarından dolayıdır. Kendine uygun bir kadını arıyor. Gerçek sevgiyi bulabileceği bir kadını arıyor. C. karakterini görünce biraz üzüldüm. Düşünsenize paranız var ama yalnızsınız. Toplumdan biraz aykırısınız. Sizi anlamıyor gibiler. Çünkü sizin gibi değiller. Yusuf Atılgan, yalnızlık, aylaklık, karşıtlık, etrafa karşı yabancılaşma gibi unsurları bu eserinde çok iyi ve de sürükleyici bir şekilde okura yansıtmıştır. Bence karakterleri de toplumun bir parçası gibiydi. Yani bir bakıma aslında C. gibileri vardır. Belki biraz farklı ama duyguları aynıdır sonuçta. Sevgiye muhtaç ve de yalnız biri. Bu kitapta hayatta ne istediğini bilemeyen, istediğinden de hemen sıkılan, aykırı yani ‘’aylak’’ bir adamı anlatmış Yusuf Atılgan. Topluma, hayata kısacası her şeye karşı aykırı bir adam. Birçok insanla karşılaşıyor, farklı farklı duyguların etkisinde kalıyor ve de en sonunda kafasını dağıtmak için bir sigara yakıyor. Ne yapacağını bilmiyor. Kafasının estiği yere doğru gidiyor. Kısacası bu karakter bana gerçekleri, hüznü anlattı. Yusuf Atılgan aslında bu kitabın ilk denemelerinde karakteri- C.’yi- intihar ettirmiş ancak daha sonra bu kadar hüznün okuru çok fazla etkileyeceğinden intihar kısmını değiştirmiş. Yusuf Atılgan da biliyordu galiba. İntihar son çare gibi bir şeydir. İntihar yapamayacağım denince akla gelen ilk şeydir. Yani hayat bir otobüsse intihar son durağa varmadan erkenden inmek gibidir. Çoğu okurunun bu kitabı sevmesinin sebebi galiba daha önce görmedikleri türde bir karakterle karşılaşmasındandır. ‘’C.’’ denilen karakter -adı bile olmayan karakter- insanı bir yandan şaşırtacak diğer yandan da hüzünlendirecek bir karakter.
İşte benim bu kitabı sevmemin sebepleri bunlardır. Gerçi sonu beni çok üzmüştü. Çünkü anladım ki C. galiba o aradığı sevgiye ulaşamayacak. Ayrıca bu kitapta ‘’mutlu son’’ denilen şeyin pek de olmadığını gördüm.
Çevresindeki herkes ona düşmanca bakıyordu. Kuşatılmıştı. Artık otobüse yetişmesi olanaksızdı. Birden sol şakağındaki ağrı yeniden başladı. Yıllardır aradığını bulur bulmaz yitirmesine sebep olan bu saçma, alaycı düzene boyun eğmiş gibi kendini koyverdi. Şimdi ona istediklerini yapabilirlerdi. Yanındaki polis kolunu sarsıp, ummadığı yumuşak bir sesle sordu:
- Ne oldu? Anlat.
- Otobüse yetişecektim…
Sustu. Konuşmak gereksizdi. Bundan sonra kimseye ondan söz etmeyecekti. Biliyordu; anlamazlardı.
(Kitaptan alıntı)
Ne demişler?
Bazıları gerçek aşkı bulamadan gider. Bazıları da bulduğu şeyi gerçek aşk sanır. İşte gerçek aşk böyle gizemli ve de zor bulunan bir şeydir.
Gerçekten bulmuşsanız size ”tebrikler”…
Yorumlarınız benim için değerli!