Kendin olmak, sade olmak bence dünyanın en iyi ama en zor şeylerinden biri. Günümüzde hep daha iyi, daha mükemmel olmak için çabalıyoruz. Sosyal ortamlarda en çok bana gülsünler, en çok beni sevsinler, en çok beni dinlesinler diye diye yalnızlaşıyoruz.
Mükemmel olmaya çalışmaktan, hep kusurlarımızı görmeye odaklanmaktan kaçınmalıyız. Kendimden örnek vereceğim biraz özel olsa da. Evin içinde bazen çok gergin oluyorum. Eşimde benim aksime aşırı sakin. Bende kendimi törpülemek adına yaklaşık 2-3 ay evde bildiğiniz huzur cenneti yarattım. Gerilmiyorum, kendimi tutuyorum ve hep sakinim. Sonra bir gün küçücük (gerçekten) bir olaydan dolayı hafif sesimi yükselttim ve eşim, “sen hep böylesin işte, hemen kavga ediyorsun” dedi 🙂 Şu an gülüyorum ama o zaman çok kırılmıştım. Yani o uzun süre kendimi sakinleştirdiğimde hiç takdir görmedim ama en ufak sert ses tonlu bir cümleyle her şeyi yıkmış gibi oldum. Bu koca hayal kırıklığından sonra bir dönüm noktası yaşadım diyebilirim.
Kendim gibiyim. Tutmuyorum, kızdığım şeyleri pat pat söylüyorum. Karşımda ki ister gerilsin ister üzülsün ama o düşünsün ben değil. Yanlış mı doğru mu bilmiyorum ama ben buyum. Şu an çok daha rahatım. İçime atıp, farklı biri gibi davranmaktansa kendim oluyorum.
Küçük anların kıymetini biliyorum. Mükemmel zamanı kollamıyorum. Anlık mutluluklarımı not alıyorum. Her gün beni en mutlu eden olayı ajandama yazıyorum.
Gülümsemeyi asla unutmuyorum. Şükretmeyi ve güzel şeylere odaklanıp düşünmeyi unutmuyorum. Hayatta her şey güzel gitmiyor ama bunlar birer ders, tecrübe.
Sevgilerle..
Yorumlarınız benim için değerli!